Seneler önce
“martı” isminde bir roman okumuştum.
sürüsünden ayrı
düşünen, onlar gibi bir yaşam sürmek istemeyen, dünyaya farklı bir pencereden
bakmak isteyen küçük bir martının yaşam kavgasında tutunup birey olma çabasını
işliyordu roman.
bugün nereden
geldi aklıma birden bilmiyorum. hani öyle anlar vardır ya zınk diye belirir zihninde
anılar, yaşanmışlıklar...
öyle oldu
sanırım yine, seneler önce belki çocukluğumda okuduğum bir roman -ki inanın sonunu dahi hatırlamadığım bir
roman- beliriverdi işte zihnimde.
beliriverdi ve
“olum ben
napıyorum lan” dedirtti kendi kendime. bir takım hedefler, bugün aklıma saplanıverince
sadece gülümsetebilen hayaller…
ne tuhaf lan
dedim.
ne ilginç.
her şey
bambaşka şimdi…
4 yıl da hadi bilemedin 5 yılda bu kadar mı kaybeder insan? kendini savuran
hortumun tekrar tekrar içine bu kadar mı düşer
insan?
küçük
martı..
ne yapmıştı
acaba, sürüsü onu aykırılığından ötürü dışladığında?
çekip gitmiş miydi, yoksa
onlara boyun eğip onlardan biri mi olmuştu?
inanın hatırlayamıyorum,
keşke hatırlasam.
yol göster
bana ey martı diye yalvarsam.
yalvarsam.
yalvarsam..
-boö